Dünyadayken Müjdelenmeleri
"Ey kullarım, bugün sizin için korku yoktur ve siz mahzun olmayacaksınız."
Ki onlar, Benim ayetlerime iman edenler ve Müslüman olanlardır.
"Siz ve eşleriniz cennete girin; 'sevinç içinde ağırlanacaksınız."
Onların etrafında altın
tepsiler ve testilerle dolaşılır; orada nefislerin arzu ettiği ve
gözlerin lezzet (zevk) aldığı herşey var. Ve siz orada süresiz
kalacaksınız.
"İşte, yaptıklarınız dolayısıyla mirasçı kılındığınız cennet budur."
"Orada sizin için birçok meyveler vardır; onlardan yiyeceksiniz." (Zuhruf Suresi, 68-73)
Şüphesiz: "Bizim Rabbimiz
Allah'tır" deyip sonra dosdoğru bir istikamet tutturanlar (yok mu);
onların üzerine melekler iner (ve der ki:) "Korkmayın ve hüzne
kapılmayın, size vadolunan cennetle sevinin. Biz, dünya hayatında da,
ahirette de sizin velileriniziz. Orada nefislerinizin arzuladığı herşey
sizindir ve istediğiniz herşey de sizindir. Çok bağışlayan, çok
esirgeyen (Allah)tan bir ağırlanma olarak." (Fussilet Suresi, 30-32)
Güzel Bir Hayat
Eğer o ülkeler halkı
inansalardı ve korkup-sakınsalardı, gerçekten üzerlerine hem gökten, hem
yerden (sayısız) bolluklar (bereketler) açardık; ancak onlar
yalanladılar, Biz de onları kazanageldikleri nedeniyle yakalayıverdik.
(Araf Suresi, 96)
Erkek olsun, kadın olsun, bir
mü'min olarak kim salih bir amelde bulunursa, hiç şüphesiz Biz onu
güzel bir hayatla yaşatırız ve onların karşılığını, yaptıklarının en
güzeliyle muhakkak veririz. (Nahl Suresi, 97)
Nasıl inkarcıların ebedi azapları daha bu
dünyadan başlıyorsa, sakınan müminler için vaat edilen ebedi güzellikler
de kendilerine dünyada gösterilmeye başlanır. Zenginlik ve güzellik
cennetin en temel özelliklerinden olduğundan Allah sevdiği takva
kullarına cennetini tanıtacak, onların cennete olan özlemlerini ve
arzularını artıracak nimetlerin ve ortamların benzerlerini bu dünyada da
yaratır. Öte yandan kendisini yaratan Allah'ın emir ve yasaklarına uymasından, O'nun dinini yaşamasından ve en önemlisi daima O'na güvenip dayanmasından ve ahireti için umut beslemesinden dolayı mümin, dünyadaki yaşamı boyunca her türlü üzüntü ve sıkıntıdan uzak tutulur. Bunun yerine Allah kalbine "huzur ve güvenlik duygusu" indirmiştir. Küçük büyük yaptığı her işte, her ibadette ve sergilediği güzel ahlakta Allah'ın kendisini gördüğünü, meleklerin bunları amel defterlerine yazdığını, ahirette tüm bunların karşılığını alacağını bilmenin getirmiş olduğu bir huzurdur bu.
Ancak unutulmaması gereken bir nokta da vardır ki, dünya bir imtihan yeridir. Elbette mümin de çeşitli zorluk ve sıkıntılarla karşılaşabilir. Ancak Allah'tan korkan bir mümin her durumda Kuran'a uygun en güzel tavrı göstereceğinden bu zorluk ve sıkıntılar kendisi için rahmete ve ecre dönüşecektir. Kendisini yalanlayan kavmi tarafından ateşe atılmak istendiği halde, imanından, teslimiyetinden, tevekkülünden en ufak bir taviz vermeyen Hz. İbrahim'in durumu buna çok güzel örnektir. Görünüşte bir insan için çok büyük bir azap olan ateş, Hz. İbrahim'e "soğuk ve esenlik" kılınmış, ona hiçbir zarar ve sıkıntı vermemiştir. Sıkıntı, azap ve belanın ancak insanın kendi yanlış tutum ve davranışlarının bir karşılığı olarak, bir ceza ya da uyarı olarak verildiği, "Size isabet eden her musibet, (ancak) ellerinizin kazandığı dolayısıyladır..." (Şura Suresi, 30) ayetiyle bildirilmiştir. Yoksa Yüce Rabbimiz Allah'tan gücü yettiğince korkan, her tutum ve davranışında Allah'ın rızasını gözeten, dosdoğru davranan samimi bir mümin için azap söz konusu değildir.
Dünyada imtihan olarak karşısına çıkan zorlukların tümü müminlerin Allah'a duydukları saygıyı ve korkuyu, cennete olan isteklerini daha da artırır. Çünkü mümin, bu zorlukların hem denenmesi ve olgunlaşması için yaratıldığının, hem de güzel bir ahlak sergilediği, sabrettiği ve Allah'a güvendiği takdirde ahiretini güzelleştirmek için ecir fırsatı olduğunun bilincindedir. Nitekim tüm olaylara hayır gözüyle bakmanın Allah'tan sakınan müminlerin bir özelliği olduğunu ayetlerde görürüz. Allah bir ayetinde şöyle buyurmaktadır:
(Allah'tan) Sakınanlara:
"Rabbiniz ne indirdi?" dendiğinde, "Hayır" dediler. Bu dünyada güzel
davranışlarda bulunanlara güzellik vardır; ahiret yurdu ise daha
hayırlıdır. Takva sahiplerinin yurdu ne güzeldir. (Nahl Suresi, 30)
Kolay Bir Hesap
Adaklarını yerine getirirler ve şerri (kötülüğü) yaygın olan bir günden korkarlar. Kendileri, ona duydukları sevgiye rağmen yemeği, yoksula, yetime ve esire yedirirler."Biz size, ancak Allah'ın yüzü (rızası) için yediriyoruz; sizden ne bir karşılık istiyoruz, ne bir teşekkür. Çünkü biz, asık suratlı, zorlu bir gün nedeniyle Rabbimiz'den korkuyoruz." (İnsan Suresi, 7-9)
Allah'tan ve O'na verecekleri hesaptan korkanların Allah ahirette yüzlerini ağartır, onların kitapları sağ yanlarından verilir ve korktukları hesap kendilerine kolaylaştırılır:
Artık kimin kitabı sağ
yanından verilirse, o, kolay bir hesap (sorgu) ile sorguya çekilecek, Ve
kendi yakınlarına sevinç içinde dönmüş olacaktır. (İnşikak Suresi, 7-9)
Sonsuz Bir Cennet Hayatı
Ama Rablerinden
korkup-sakınanlar; onlar için Allah Katında -bir şölen olarak-
altlarından ırmaklar akan -içinde ebedi kalacakları- cennetler vardır.
İyilik yapanlar için, Allah'ın Katında olanlar daha hayırlıdır. (Al-i
İmran Suresi, 198)
Takva sahiplerine (Allah'tan
korkanlara) vadedilen cennet; onun altından ırmaklar akar, yemişleri ve
gölgelikleri süreklidir. Bu korkup-sakınanların (mutlu) sonudur, inkar
edenlerin sonu ise ateştir. (Rad Suresi, 35)
Rablerinden korkup-sakınanlar
da, cennete bölük bölük sevkedildiler. Sonunda oraya geldikleri zaman,
kapıları açıldı ve onlara (cennetin) bekçileri dedi ki: "Selam
üzerinizde olsun, hoş ve temiz geldiniz. Ebedi kalıcılar olarak ona
girin." (Onlar da) Dediler ki: "Bize olan vaadinde sadık kalan ve bizi
bu yere mirasçı kılan Allah'a hamd olsun ki, cennetten dilediğimiz yerde
konaklayabiliriz. (Salih) Amellerde bulunanların ecri ne güzeldir.
(Zümer Suresi, 73-74)
Çok esirgeyen Rabb'dan onlara bir de sözlü "Selam" (vardır). (Yasin Suresi, 58)
"Ey kullarım, bugün sizin için korku yoktur ve siz mahzun olmayacaksınız." (Zuhruf Suresi, 68)
İnsanı yaratmış olan Allah, onun neler
isteyebileceğini ondan daha iyi bilmektedir ve bunları bir mükafat
olarak cennette mümin kulları için yaratacaktır. Nitekim nimetlerle
donatılmış olan cennet insanın düşünce sınırlarının çok üzerinde
özelliklere sahiptir. Daha önce hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın
işitmediği sayısız nimetler müminlere sunulacaktır. Herşey ve her durum
sonsuza kadar müminin tam istediği gibi olacaktır:
... Rableri Katında her diledikleri onlarındır. İşte büyük fazl (nimet ve üstünlük) budur. (Şura Suresi, 22)
Müminlerin cennette yaşadıkları yerler, doğal
güzellikler, yiyecekler, giyecekler, bulundukları ortam, eşleri,
kendilerini bekleyen nice sürprizler gibi cennetteki sonsuz yaşama dair
tüm ayrıntılar Kuran ayetlerinde tasvir edilmiştir.Bir ayette de Allah'tan korkanların içinde yaşadıkları ebedi hayat ile Allah'tan korkmayanların karşılaştıkları korkunç son şöyle karşılaştırılmıştır:
Takva sahiplerine (Allah'tan
korkanlara) vadedilen cennetin misali (şudur): İçinde bozulmayan sudan
ırmaklar, tadı değişmeyen sütten ırmaklar, içenler için lezzet veren
şaraptan ırmaklar ve süzme baldan ırmaklar vardır ve orda onlar için
meyvelerin her türlüsünden ve Rablerinden bir mağfiret vardır. Hiç
(böyle mükafaatlanan bir kişi), ateşin içinde ebedi olarak kalan ve
bağırsaklarını 'parça parça koparan' kaynar sudan içirilen kimseler gibi
olur mu? (Muhammed Suresi, 15)
En Büyük Mükafat: Allah'ın Ebedi Rızası
Allah, mü'min erkeklere ve
mü'min kadınlara içinde ebedi kalmak üzere, altından ırmaklar akan
cennetler ve Adn cennetlerinde güzel meskenler vaat etmiştir. Allah'tan
olan hoşnutluk ise en büyüktür. İşte büyük kurtuluş ve mutluluk budur.
(Tevbe Suresi, 72)
Ey mutmain (tatmin bulmuş)
nefis. Rabbine, hoşnut edici ve hoşnut edilmiş olarak dön. Artık
kullarımın arasına gir. Cennetime gir. (Fecr Suresi, 27-30)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder