Dünyada Gördükleri Karşılık
Artık sen onları, belli bir
süreye kadar kendi gafletleri içinde bırak. Onlar sanıyorlar mı ki,
kendilerine verdiğimiz mal ve çocuklarla Biz onların hayırlarına
koşuyoruz (veya yardım ediyoruz)? Hayır, onlar şuurunda değiller.
(Müminun Suresi, 54-56)
"Kim de Benim zikrimden yüz
çevirirse, artık onun için sıkıntılı bir geçim vardır ve Biz onu kıyamet
günü kör olarak haşredeceğiz." (Taha Suresi, 124)
Kötülükler kazanmış olanlar
ise; her bir kötülüğün karşılığı, kendi misliyledir. Bunları bir zillet
sarıp kaplar. Onları Allah'tan (kurtaracak) hiçbir koruyucu yok. Onların
yüzleri, sanki bir karanlık gecenin parçalarına bürünmüş gibidir. İşte
bunlar ateşin halkıdırlar; orada süresiz kalacaklardır. (Yunus Suresi,
27)
Bu insanların uğradıkları gizli kayıplardan
biri de akıllarının ve kavrama kabiliyetlerinin ellerinden alınmasıdır.
En basit gerçekleri bile kavrayamazlar. Örneğin içinde bulundukları
mutsuzluğun, huzursuzluğun, korku ve sıkıntı dolu ruh halinin sebebini
göremezler.Kuşkusuz Allah'tan korkmayan bir insanın başına gelebilecek azap türleri burada sayılamayacak kadar çeşitlidir.
İnsanı Allah yaratmıştır ve ona en acı verecek şeyleri de yine O bilir. İnsanın hiç tahmin edemeyeceği yönlerden sıkıntılar yaratarak onu cezalandırabilir. Allah'ın gazabı bir ayette şöyle haber verilmiştir:
... Allah'ın gazablanması,
elbette sizin kendi nefislerinize gazablanmanızdan daha büyüktür. Çünkü
siz, imana çağrıldığınız zaman inkar ediyordunuz. (Mümin Suresi, 10)
Bu açık gerçeklere rağmen insanların çoğu gaflet ve şuursuzluklarından dolayı Allah korkusundan uzak bir yaşam sürerler. Oysa bu insanların ruhlarına ve bedenlerine dünyada tattırılan acılar cehennemde karşılaşacakları azapların çok küçük birer yansımasıdırlar ve sadece ibret ve uyarı mahiyetindedirler. Ama bir ömrü, Allah'ın sonsuz gücünü, kudretini göz ardı ederek geçiren bu insanlar, kendilerine ölüm gelince Allah'ın azametini tüm şiddetiyle hissedecek ve dünyadaki hiçbir korku ile kıyaslanamayacak, tarifi mümkün olmayan bir korkuya kapılacaklardır.
Kişisel azapların yanı sıra Kuran, Allah'ın Kendi Katından gönderdiği azaplarla helak olmuş insan topluluklarının örnekleri ile doludur. Bu insanlar Allah'ın sınırlarını tanımayarak başkaldırdıkları için onlar hiç şuurunda değillerken ansızın büyük felaketlerle yok edilmişlerdir. Allah kimine evlerini yerinden söken kasırgalar göndermiş, kimine içinde oturdukları şehirleri yerle bir eden sağanaklar isabet ettirmiştir. Depremlerle nice insan topluluklarını, mülkleriyle beraber yerin dibine geçirmiştir. Kimini suda boğmuş, kimini de püsküren lavların altında bırakarak taş haline getirmiştir.
Ahiretteki Durumları
Bize gelecekleri gün, neler
işitecekler, neler görecekler. Ama bugün o zalimler apaçık bir sapıklık
içindedirler. İş(in) hükme bağlanıp biteceği, hasret gününe karşı onları
uyar; onlar bir gaflet içindedirler ve onlar inanmıyorlar. (Meryem
Suresi, 38-39)
Melekleri, onların yüzlerine ve
arkalarına vurarak, "yakıcı azabı tadın" diye o inkar edenlerin
canlarını alırken görmelisin. (Enfal Suresi, 50)
Bu insanlar, dünyadayken Allah'tan korkmazlar ama Allah buna karşılık ahirette onlara benzerini hiç yaşamadıkları, tatmadıkları kadar büyük korkular yaşatır. Onlara özel olarak hazırlanmış korkunç bir azap ortamı sunar. Sonsuza dek korku, dehşet ve gerilim içinde kahreder:
(O gün) Zalimleri kazandıkları
dolayısıyla korkuyla titrerlerken görürsün; o (yaptıkları) da üstlerine
çöküvermiştir... (Şura Suresi, 22)
Sur'a üfürüleceği gün, Allah'ın
dilediği kimseler dışında, göklerde ve yerde olan herkes artık korkuya
kapılmıştır ve her biri 'boyun bükmüş' olarak O'na gelmişlerdir. (Neml
Suresi, 87)
Ey insanlar, Rabbinizden korkup-sakının, çünkü kıyamet saatinin sarsıntısı büyük bir şeydir.Onu gördüğünüz gün, her emzikli kendi emzirdiğini unutup geçecek ve her gebe kendi yükünü düşürecektir. İnsanları da sarhoş olmuş görürsün, oysa onlar sarhoş değillerdir. Ancak Allah'ın azabı pek şiddetlidir. (Hac Suresi, 1-2)
Ama korku, panik ve dehşete kapılmaları kendilerine bir fayda sağlamaz. Kendilerine yardım edilmez. Üstelik bu daha başlangıçtır. Hayal bile edemeyecekleri kadar büyük ızdıraplar çekecek, korkular yaşayacaklardır. Sonsuz güç ve adalet sahibi Allah, Muntakim (intikam alan) sıfatının bir tecellisi olarak intikam alacaktır. Ağlamanın, yalvarmanın, feryat etmenin, çırpınmanın, pişman olmanın, af dilemenin hiçbir şeyin faydası yoktur. Kimse inkarcılara yardım edemez. Ne yaparlarsa yapsınlar faydası yoktur; günahlarını itiraf etmeleri, sabretmeleri ya da sabretmemeleri de bir şeyi değiştirmez. Allah bu ümitsiz çırpınışlara ayette dikkat çekmiştir:
"Girin ona; artık ister
sabredin, ister sabretmeyin. Sizin için birdir. Siz ancak,
yaptıklarınızla cezalandırılıyorsunuz." (Tur Suresi, 16)
Dünyadayken Allah'a karşı büyüklenmekten korkup çekinmeyenler, kıyamet günü yüzüstü sürüklenerek azap yerlerine götürülürler. Artık sonsuza dek hem fiziksel hem manevi olarak akıllarının alamayacağı kadar şiddetli acılar yaşayacaklardır.
İnkarcılar zaten daha dirilişle birlikte hemen kibirleri kırılmış, perişan duruma düşmüşlerdir. Ama bu sadece başlangıçtır. Bölükler halinde cehenneme girdiklerinde cehennemin kapıları üstlerine kapatılır ve olabilecek en dehşet verici görüntülerle karşılaşırlar. Ve sonra da ateşe atılırlar. Kuşkusuz dünyadaki hiçbir acı, cehennem azabının şiddeti ile kıyaslanamaz. Çünkü Allah'ın verdiği dayanılmaz azabın bir benzeri yoktur. Bir ayette şöyle buyrulur:
Artık o gün hiç kimse (Allah'ın) vereceği azab gibi azablandıramaz. Onun vuracağı bağı hiç kimse vuramaz. (Fecr Suresi, 25-26)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder